Makine ve Kimya Endüstrisi Genel Müdürü İlhami Keleş, UÇA’ya ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Keleş, “Bu ürün oyun değiştirici. Çok challenge (meydan okuma) bir ürün. Şöyle ki, bu ürün uzaktan daha doğrusu akıllı dip mayını konusunda uzaktan taarruzi mayınlamayla ilgili dünyada bir ilk. Bu yönüyle çok önemli.” ifadelerini kullandı.
Türkiye savunma sanayiinde devrim niteliğinde atılımlar gerçekleştiriyor. Yerli teknolojinin son ürünü UÇA, savaş meydanlarının vazgeçilmezi olacak.
Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) Genel Müdürü İlhami Keleş, Uçaktan Atılabilir Güdümlü Dip Mayın UÇA Projesi’nin dünyada bir ilk olduğunu ve oyun değiştirici bir ürün olduğunu bildirdi.
MKE, Koç ve TÜBİTAK SAGE tarafından başlatılan Uçaktan Atılabilir Güdümlü Dip Mayın UÇA Projesi IDEF’23’te tanıtılıyor. İhlas Haber Ajansı muhabirinin sorularını cevaplayan Keleş, dip mayını konusunda uzaktan taarruzi mayınlamayla ilgili dünyada bir ilk olduğunu belirtti. UÇA’nın havada uçarken radar tarafından algılanamayacağını ifade eden Keleş, “Bu ürün oyun değiştirici. Çok challenge (meydan okuma) bir ürün.
Şöyle ki, bu ürün uzaktan daha doğrusu akıllı dip mayını konusunda uzaktan taarruzi mayınlamayla ilgili dünyada bir ilk. Bu yönüyle çok önemli. Şöyle ki, biz hava araçlarımızı düşmanın alçak irtifa ya da orta irtifa hava savunma şemsiyesi içine sokmadan, öyle bir tehditle muhatap etmeden uzaktan bunları göndermek suretiyle 70 kilometre ila 70 mil arası bir mesafede liman çıkışlarını veya işte sığ geçişleri mayınlayabilme imkanına kavuşmuş olacağız, oluyoruz. Aynı zamanda bunlar havada uçarken de radar tarafından algılanamayacak. Zaten radar kesitleri Mk84 geometrisi kullanılıyor.
Aynı zamanda bir de radar abzorban kaplanmış olacak. Dolayısıyla havada uçarken radar tarafından da algılanamıyor olacak. Herhangi bir hava savunma tehdidine muhatap olmadan da uçuyor olacak. Suyun altına girdikten sonra yatacağı yere kadar olan seyrinde veya beklediği noktada bu sefer sonarlar tarafından tespit edilemiyor olacak. Çünkü akustik abzorban kaplama yeteneği de olacak dolayısıyla çok ciddi bir tehdit oluşturacak hedef ülke Deniz Kuvvetleri için.
Onun için yani hangi platformdan ne zaman atıldığı, nereye düştüğü ve şu anda nerede olduğu hep bir soru işareti olacak, bilinmeyen olacak. Dolayısıyla bu çok ciddi bir tehdit, çok ciddi bir caydırıcılık anlamına geliyor. Onun için bu yönüyle hem çok önemli bir caydırıcılık yeteneği kazandırmış olacak hem de ciddi bir savunma enstrümanı olarak savaş sahnesindeki yani muharebe ortamındaki yerini almış olacak” dedi.
Aktif savunma sanayi altyapısına sahipiz
Rusya-Ukrayna savaşının önemli bir test ortamı olduğunu aktaran Keleş, “Şimdi sadece bu Ukrayna-Rusya savaşı değil, her türlü çatışma, bu tip savunma sanayi sistemleri için birer laboratuvardır. Burada Türkiye, 1984’ten bu yana sürekli çatışma ortamlarında olduğu için buralardan çok ciddi pidbackler toplamak ve oradaki savaşan Mehmetçiğimizi, oradaki operasyon yapan Mehmetçiğimizin ihtiyaçlarını sürekli almak suretiyle, onların ihtiyaçlarına göre yeni yetenekler geliştirmek suretiyle bu konuda en aktif savunma sanayi altyapısına sahip bir ülkeyiz biz, bu yönüyle değerlendirildiğinde. Bunun yanı sıra, bizim gibi bu tür şeylere muhatap olmayan ülkelerin bu alma imkanı şu ana kadar olmadı.
Öyle olunca şimdi Rusya-Ukrayna savaşı konvansiyonel bir harp anlamında, günümüzün konvansiyonel harbi anlamında önemli bir tek diyebileceğimiz bir test ortamı şu anda. Dolayısıyla pek çok ülke buradaki dönüşlerden istifadeyle kendilerini sistem geliştirme gayretine giriyorlar. Burada da tabii Ukrayna savaşının başlangıcında özellikle TB2’ler üzerinden ciddi bir teveccüh oluştu. Oradan o konuyla ilgili ciddi bir dönüş oldu. Arkasından da diğer sistemlerle ilgili, oralara silah, mühimmat vesaire gönderen ülkeler buna dair geri bildirimleri alıp onları kendi savunma sanayinde değerlendiriyorlar” diye konuştu.
Türkiye, bu konjonktürün yıldız ülkelerinden biri
Türkiye’nin sürekli çatışma ortamlarında sistemler deneyen ve kendisini bu çatışma ortamlarında kanıtlamış ürünler üreten bir ülke olduğunu anlatan Keleş, şunları kaydetti:
“İlgi güzel, Türkiye bu konjonktürün yıldız ülkelerinden birisi. Çünkü biraz önce söylediğim gibi sürekli çatışma ortamlarında sistemler deneyen ve kendisini bu çatışma ortamlarında kanıtlamış ürünler üreten bir ülke. Bunları maliyet etkin bir şekilde üreten bir ülke. Yani öyle abartılı rakamlarla şeylerle değil artı ihracat politikası itibariyle de çok paylaşımcı bir ülke.
İlgi odağı haline geldik
Özellikle kendi iklim coğrafyasındaki ülkelere dost müttefik ülkelere karşı bu konuda çok cömert davranıyor. Paylaşımcı davranıyor. Öyle olunca da tabii konjonktürde bu şekilde bir sanki şimdi 3. Dünya Savaşına hazırlanır gibi bir konjonktürde olunca Türkiye bu anlamda ilgi odağı haline geliyor. O cepheden bakıldığı zaman gerçekten ilgi yoğun. Önemli delegasyonlar ağırlıyoruz. İnşallah bunlar daha fazla ihracata vesile olur. Yani şimdilik işte 6 milyar dolar gibi bir hedefimiz var. İnşallah bunun çok mevkinde bir ihracat hedefini yakalamış oluruz.”