Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam eden Montrö duyurusu davasında savcının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunmaların alınmasına devam ediliyor.
Duruşmada mütalaaya karşı Cem Gürdeniz, Abdullah Gavremoğlu, Ali Sadi Ünsal, Kadir Sağdıç, Mustafa Aydın Gürül, Nazım Çubukçu, Taner Balkış ve Turgay Erdağ’ın avukatları Şule Nazlıoğlu Erol, Türker Tok ve Hatice Çağlar savunma yaptı.
Amiral Cem Gürdeniz, davayla ilgili yaptığı basın açıklamasında “Türk hukuk sistemini FETÖ darmadağın etmişti. Görüyoruz ki işlenemez suç ile hukuka olan güven yok olmuştur.” dedi.
Davayı “kumpas dava” olarak tanımlayan Gürdeniz, “Çünkü çok kısa süre içerisinde tüm Anadolu’da neredeyse 700 kişi aynı anda, aynı metin üzerinden şikâyet dilekçesi yazarak suç duyurusunda bulunmuştur” ifadelerini kullandı.
Gürdeniz şu soruları yöneltti: “Bu nasıl olmuştur? Neden bu kumpası tezgahlayanların üzerine gidilmemiştir? Amiralleri sonsuza kadar susturmak ve üzerlerinde baskı kurmak için bu kumpası kim hazırlamıştır? Bu kumpasa kimler yardımcı olmuştur? FETÖ ile iktidar ve muhalefetteki bugünkü gizli destekçilerinin Amirallerden nefreti neden bu kadar büyüktür? 2011’den bu yana Amiralleri tutuklatmaya doymamışlar mıdır?“
‘Darbe davasına dönüştürüldü’
Gürdeniz’ in açıklamasının tamamı şöyle:
“4 Nisan 2021 tarihli Amirallerin basın açıklaması Rusya – Ukrayna Krizinin devam ettiği bu günlerde Montrö’nün önemini ortaya çıkarmış, donanma gelenekleri ve disiplinine son derece aykırı sarıklı Amiral konusunda hassasiyeti gündeme taşımış; Anayasa ile güvence altına alınmış tekil veya çoklu açıklama yapma hürriyetinin emeklilerden oluşan bir meslek grubu tarafından kullanılmasına örnek teşkil etmiştir. Bu hürriyet her demokrasinin gereğidir. Ancak ülkemizde bu açıklama darbe davasına dönüştürülmüştür. Gelişmiş bütün demokrasilerde bu açıklamaya benzer uygulamalar gözlemlenmiştir. ABD, Fransa’da Almanya’da generaller, amiraller sürekli açıklama yapıyorlar ama darbe teşebbüsü ile suçlanmıyorlar.
‘Ne büyük çöküştür’
Davada bugüne kadar yaşanan süreçte Savcının ve Cumhurbaşkanlığı Avukatının amirallere ceza istemesi bir yana, bu açıklamanın bir davaya dönüştürülmesini anlamakta büyük zorluk çekiyorum. Bu skandal davada esas bir yana usule bile uyulmamıştır. Somut suç unsuru bulunmadığı halde, suç yaratılmış ve ceza istenmiştir. Ne acıdır ki bugün üst düzey karar erki ile delile dahi gerek duyulmadan Cumhuriyet savcılığı mütalaa yazıp, ceza isteyebiliyor. Bu Cumhuriyet mahkemeleri için ne büyük bir çöküştür.
‘Hukuka olan güven yok oldu’
Savcı anlaşmaktan bahsediyor. Anlaşmak için WhatsApp grubu kurmak yeterli midir? Peki o grubun kuruluşundan bu yana tek bir yazışması olmayan, basın açıklamasını hazırlayan kişi ile sadece tek bir telefon görüşmesi olan ve ‘’beni de imzalayanlara dahil edin’’ demekten başka ilişkisi olmayan benim gibi onlarca Amiral nasıl bu kadar kolay suçlanabiliyor. Yargısız infaz ve siyasi gücün hukuk üzerinden kullanılmasının bundan daha güzel bir örneği olabilir mi? Türk hukuk sistemini FETÖ darmadağın etmişti. Görüyoruz ki işlenemez suç ile hukuka olan güven yok olmuştur. Türk hukuk sistemini FETÖ darmadağın etmişti. Görüyoruz ki işlenemez suç ile hukuka olan güven yok olmuştur. Çok yazık.
‘Bu dava kumpas davasıdır’
Bu dava bir kumpas davadır, çünkü çok kısa süre içerisinde tüm Anadolu’da neredeyse 700 kişi aynı anda, aynı metin üzerinden şikâyet dilekçesi yazarak suç duyurusunda bulunmuştur. Bu nasıl olmuştur? Neden bu kumpası tezgahlayanların üzerine gidilmemiştir? Amiralleri sonsuza kadar susturmak ve üzerlerinde baskı kurmak için bu kumpası kim hazırlamıştır? Bu kumpasa kimler yardımcı olmuştur? FETÖ ile iktidar ve muhalefetteki bugünkü gizli destekçilerinin Amirallerden nefreti neden bu kadar büyüktür? 2011’den bu yana Amiralleri tutuklatmaya doymamışlar mıdır? Bu gerçekler açığa çıkmadan bu davanın sürdürülmesi gelecekte yeni davaların açılmasına neden olacaktır. Zira gerçekler inatçıdır. Mutlaka ortaya çıkarlar. Basit bir basın açıklamasını Amiralleri susturmak ve kamuoyu üzerinde korku iklimi yaratmak için ceza davasına ve cadı avına düşürenler Balyoz ve benzeri kumpas davalarda olduğu gibi mutlaka ortaya çıkacaktır.
‘Kumpas usulleri yeniden karşımıza çıktı’
Gelecek kuşaklar için çok üzülüyorum. Bu ülkede her an herkes sadece siyasi direktifle ceza davasına, hapse mahkûm edilebiliyorsa vay haline gelecek kuşakların. Adalet sistemi zayıflayan bir devletin geleceğe azim ve güçle yürümesi olası değildir. Adalet sistemine güvenin kalkması devlete olan güven payandasının yıkılmasıdır. Bu dava devlet düşmanlarını ve dış rakiplerimizi de çok mutlu etmiştir. Zira Türk adalet sistemi FETÖ’den tam arınıyor derken tipik FETÖ kumpas usulleri yeniden karşımıza çıkmıştır.
‘Bu saldırı vefamı daha da artıracaktır’
Rusya, Ukrayna krizinin dolaylı ve doğrudan ülkemizi her yönü ile baskı altına aldığı günler yaşıyoruz. Diğer yandan Atatürk’e saldırının liyakat sayıldığı, örgütlü cehaletin, yobaz sapkınlığın, sınır tanımayan yolsuzlukların inatla her gün çoğaldığı ve satıh yaptığı bir konjonktürde, basit bir basın açıklamasının mevcut iç ve dış koşullara inat darbe davasına dönüştürülmesi son derece düşündürücü ve tehlikelidir. Bu davanın yaratılması ve sürdürülmesini hukuk ve akılla izah edemiyorum. Hukuku yok sayarak sürdürülen bu dava kişisel olarak bana ve diğer Amirallere karşı değil, Atatürk’e, Mavi Vatana, Montrö Türk Boğazları Sözleşmesine, Türk Milleti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin itibarına, geleceğine, aydınlığına, aklına saldırıdır. Bu saldırı şahsen büyük bir liyakatle Atatürk’e, Mavi Vatana ve Montrö Sözleşmesine olan vefa ve bağımlılığımı daha da artıracaktır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. “